Hakkımızda Bilgi Edinin
Ben Şebnem Evirgen Budaker
1967 Ankara doğumluyum, ilk orta lise ve üniversite eğitimimi Ankara da tamamladım.
Gazi Üniversitesi resim iş eğitimi bölümünden mezun olup,29 yıl 6 ay resim öğretmenliği yaptım.
1992 yılında "Temren Bey"ile evlendim ve iki güzel erkek evladın annesi oldum.
2019 yılından itibaren spiritüalizm,ezoterizm,şamanik öğretilere olan merakımı daha bilimsel bir noktaya taşımak istedim.
Emekli olduğum 2021 yılında özel bir üniversitede iki yıllık Klinik Psikoloji eğitimimi tamamladım, Akabinde Başkent Üniversitesinden “Mindfulness”eğitimi aldım.
Özellikle Psikolojiye, dinler tarihine, felsefeye, sanata, edebiyata ve Anadolu kültürünün “kadim bilgeliği tasavvufa” olan merakım insanın nerden gelip, nereye gittiğine dair sorgulamalarım “Aramakla bulunmaz, lakin bulanlar arayanlardır” düsturuyla devam etmekte.
Günümüzde bilgiye ulaşmak artık çok kolaylaştı.Ama hala dünyamız da yaşayan canlılar olarak ızdıraplarımız ve acılarımız bitmiş değil.Daha iyi yaşanılası bir dünya ise ahlaka ve vicdana uygun davranışları kendi yaşam alanlarımızda uyguladığımızda değişim başlayacak.
Yunus Emre nin “İlim ilim bilmektir, İlim kendin bilmektir sen kendini bilmezsen bu nasıl okumaktır “ dediğince.
İnsan doğduğu andan itibaren ailenin çevrenin toplumun ve doğduğu coğrafyanın şekillendirdiği oluyor.Oysa tüm bunları sorgulayıp kendi hür kimliğini özgünlüğünü ortaya çıkarabileceği yolu bulabilmesi gerekir.Bu da ancak kendi karanlığını fark edebilmesiyle mümkün.
Bazen karşımıza çıkan zorluklar, kötü şartlar,insanlar bizim bu hayatta dayanıklı ve sağlam olmamızı sağlayan öğretmenlerdir.Nitekim benim hayatım da böyle idi. Savaştığımı” zan” ettiklerim, beni bana gösteren “ayna”larmış oysa.
Okumak, öğrenmek,araştırmak değişim için önemli olmakla birlikte asıl mevzu kendi karanlık yanlarını görebilmek kendinle yüzleşip oradan zaferle çıkmayı başarmaktı.Tırtılın kelebeğe dönüşmesi bizler için bir an dı belki, ama tüm süreci birde tırtıla sormak lazımdı.
Kendimi hakikatiyle bilebilme yolculuğum sınırlarımı nasıl çizmem gerektiğini ,limitlerimi gösterdi.İçimde yaşayan görmezden geldiğim karanlık gölgelerimle yüzleşip, iyinin de kötününde ben de var olduğunu farkedip kabule geçmekle birlikte, enerjimi çok yanlış yerlerde tükettiğimi anladım.Asıl tanımam ,değiştirmem,dönüştürmem gereken kendim den başkası değildi.İnsan farkındalıkla iç alemine yönelip orda kendinin binbir maskeli yüzleri ile tanışınca,kendini tanımaya başlıyor ,bakış açısı genişliyor.
Hayatın içinde önüme çıkan her insanı her olayı, kategorize eden zihnimin farkına varıp.İyi kötü ,doğru yanlış yargılarına kapılmadan "bütün"nün için de ,birbirimize görünmeyen bağlarla bağlı canlılar olarak,her şeye rağmen ,iyi olabilmenin gayreti ve çabasının bir kelebek etkisi yaratacağına inanıyorum.
Netice de anlamlı bir yaşam geçmişin keşkelerine takılı kalmadan ,geleceğin kaygılarına düşmeden "ANIN"hakkını verebildiğimizde yaşamdan bize akan koşulsuz canlılığı, iyiliği, neşeyi ,sevgiyi aldığımızı idrak ettikçe,bizden de hayata aynısı yansımaya başlıyor.Bu arayış içinde yolumuzun kesişeceği herkese şifa olabilmek niyetiyle.